“Binlerce doktor ülkeyi terk ediyor.” düşüncesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Binlerce doktor ülkeyi terk ediyorsa neden ve nereye gidiyorlar?
Aslında bu birkaç konu başlığını kapsıyor. Bu konu başlıklarına örnek olarak; son zamanlarda yurt dışına giden hekimler sorunu, yaşanan nöbet sorunları, birinci basamakta aile hekimleri sorunu ve en önemlisi de döner sermaye sorunu. Yakın zamanda iki gazete haberi gördük, malpraktis davaları. Bunlara bakıldığında hekimlerin çok ciddi sorunları olduğunu görüyoruz. Yurt dışına göçler arttı, bu konudaki haberler doğru. Örneğin benim tanıdığım en az 5-6 hekim yurt dışına gitti. Sayılara baktığımız zaman 3600-6000 arasında hekimin yurt dışına gittiği söyleniyor. Bunun dışında hekimler arasında ciddi olarak istifa oranının arttığı da görülüyor. Tüm bunlara baktığımızda hekimlerin neden yurt dışına ya da istifaya yöneldiğini araştırmamız gerekiyor.
Sağlıkta birtakım ciddi değişimler oldu, sağlıkta dijitalleşme sağlanarak çok kolaylıklar sağlandı. Fakat sonrasında kamu sağlığı ve hekimler açısından bazı sorunlar yaşanmaya başladı. Hekimlerin mutsuz olma sebeplerine baktığımızda; özlük haklarında ciddi problemler bulunuyor, sağlıkta şiddet, malpraktis bulunuyor ve en önemlisi de itibar kaybı olduğu görülüyor. Hekimler “Bunca emek verdim, bu emeklerimin karşılığını bu ülkede alamıyorum. Yurt dışında imkanlar çok daha geniş.” diye düşünüyor. En çok göç edilen ülkenin de Almanya olduğu görüldü.
Hekimlerin gittikleri ülkelerde çalışma şartları gerçekten beklenen kadar rahat mı? Yoksa gittikleri yerlerde de sıkıntı çekiyorlar mı?
Çalışma şartlarının Türkiye’den hafif olduğunu söyleyemem. Giden hekimlerle değerlendirdiğimizde çok ciddi ve ağır tempoda çalıştıklarını görüyoruz. Hekimler zaten çalışmayı seven, çalışan insanlar oluyor. Bu gidilen yerlerde iş temposu yüksek olmasına rağmen, itibarları yüksek oluyor ve ekonomik yönden tatminkarlık sağlıyor.
Konu hekimlerin özlük hakları, aldıkları ücretler söz konusu olduğunda toplumda bunların çok yüksek olduğuna dair bir algı bulunuyor. Gerçekten hekimler çok kazanıyor mu yoksa döviz kurundan dolayı göreceli bir düşük ücretten mi bahsediyoruz?
Ben 2012 yılında Hollanda’da bulunan Erasmus Üniversitesi’ne 2 aylık eğitime gittim. O zamanlar hekimlerin aldığı maaş 4000 Euro’ya tekabül ediyordu. Orada da hekimler 6000-10000 euro arasında alıyordu. Bu ücret şu an neredeyse 2 katından daha azına düşmüş durumda. Hekimlerde maaş meselesine geldiğimizde, 3 farklı faktörle maaş alıyor. İlki genel bütçeden gelen maaş, ikincisi sabit döner, üçüncüsü de uyguladığı performansa göre gelen maaş. Geçmişte performans ve genel bütçeden gelen maaş çok iyiydi. Fakat şu an 4900 kadar sabit maaş, 2000-3000 kadar da döner sermaye alıyor. Çok kazanan hekimler de var ama sayıları çok az. Hekimlerin maaşları şu an enflasyon değişimleriyle birlikte normalin çok altına inmiş durumda. Buradaki maaş düşüklüğü de hekimlerin sosyal yaşantılarını etkiliyor. Örneğin hekimin performansı düşmemesi için hekimler izin kullanmıyor; hasta olduklarında rapor almıyorlar, iş sonrasında çalışmaya devam ediyorlar. Bu sorunlar da hekimlerin hayatlarını olumsuz yönde etkiliyor.
Sağlık personelleri arasındaki gelir dağılımda olan adaletsizlikten söz ediliyor. Bunun hakkında neler düşünüyorsunuz?
Yapılan son memur zamları arasında bir dengesizlik olduğunu kabul etmek mümkün. Hekim dışı sağlık personeline verilen maaş artışlarının döner sermayeden karşılanacağı şeklinde bir durum olduğu anlaşılmıştı. Hekim Hakları Derneği olarak Sendika Başkanıyla bir toplantı yaptık ve orda bunun bir yanlış anlaşılma olduğunu öğrendik. Bunun üzerine maaşların tekrar tamamı, sabit dönerlerin de genel bütçeden verilmesi yönünde de Sağlık Bakanı tarafından bir açıklama ile anlatıldı. Hekimleri en çok rahatsız eden durum, aynı branşlarda dahi olsa hastaneler arasında değişen maaş farklılığı. Hastanelerin dağıttığı döner sermayelerden kaynaklanan bir farklılık bu. Yapılan araştırmalarda da kişileri iş ortamlarında en çok huzursuz ve rahatsız eden şeyin adaletsizlik olduğu görülmüştür. Ayrıca hekim dışı sağlık görevlileri de maaş konusunda memnun değiller. Diğer mesleklerle kıyaslandığında sağlık çalışanlarının çok düşük maaş aldığı görülüyor.
Hekimlerin emekliliklerinde de yaşadığı çok ciddi mağduriyet var. Farklı kurumlardan emekli olan hekimlerin maaş aralığının çok geniş olduğunu görüyoruz. Emekli hekimlere yapılan zamların bile emekli olduğu kuruma göre değişkenlik gösterdiğini biliyoruz. Bunun gibi adaletsizliklerin iş barışını bozduğunu düşünüyorum.
Hekimlerin maaşını etkileyen “performans” sistemi de eleştirileri üzerine çeken bir konu. Siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Performans sisteminin maaşa etkisi %20-30’dan fazla olmamalı. Aksi takdirde çalışmanın suistimal edilmesi görülebilir. Riskli iş yapanların çalışmaları tabi ki değerlendirilmeli. Daha az değişken ve sabit bir maaşa geçilerek hekimlerin maaşlarındaki dalgalanmaların da önüne geçilmeli. Daha önce de söylediğim gibi maaşların düşüklüğünün sonuçları olan hekimlerin sosyal yaşantısını yaşayamaması, dinlenememesi çok büyük sıkıntılar doğuruyor. Hekimlerin kaliteli hizmet verebilmesi için bu şartların sağlanabilmesi gerekiyor. Birçok hastayla konuştuğumda insanların randevu alamadığını ve ameliyat olamadığını görüyorum. Bunun hızlı bir şekilde görülüp çözüme ulaştırılması gerekiyor. Ameliyatla ilgili yaşanan son 2 olay gerçekten üzücüydü. Biri ortopedi hekiminin 3 milyon lira tazminat ödemesi, diğeri de çocuk hekiminin 4 milyon 700 liralık tazminata maruz kalmış ve hakkındaki karar da 900 bin liralık evini satıp, 450 bin lirasıyla hastanın mağduriyetini gidermesi yönünde olmuş. Bu hekimler için çok büyük bir mağduriyettir.
Geçtiğimiz günlerde Asistan Doktor Rümeysa Berin Şen’in Ankara’da nöbet ertesinde yaşadığı trafik kazasıyla vefat ettiğini biliyoruz. Bununla birlikte gündeme gelen asistanların uzun çalışma süreleri ve aşırı nöbet yükleri hakkında bir klinik şefi ve cerrahi hocası olarak siz ne düşünüyorsunuz? Asistanların ağır nöbet ve iş yükleri mi bulunuyor?
Kesinlikle ağır nöbet ve iş yükleri olduğunu söyleyebilirim. Hiçbir meslek grubunda 24 saat çalışıldıktan sonra çalışma saatinin 36 saate tamamlandığını görmeyiz. Bu yalnızca hekimlerin mağdur olduğu bir konu ve acilen ortadan kaldırılması gerekiyor. Asistanlar yasal olarak 24 saatlik nöbetinden sonra evine gitme hakkına sahip fakat bu durumda o günün maaşını alamayacak. Şu anda bir asistanın aldığı maaş çok ciddi düşük bu yüzden ertesi gün çalışarak maaşını almayı tercih edecek hekimler bulunuyor. Bizim dernek olarak önerimiz şu, asistan maaşları performansa bağlı olmayarak sabit maaş usulü olmalı. Nöbet ücretleri artırılmalı ve nöbet sonrasında kesinlikle izne çıkarılmalı. Asistanların nöbet sonrasında izne çıkarılmamasının en büyük sebebi hekim açığının bulunmasıdır. Hekim açığını kapatacak sistemler bulunmalı; örneğin vardiyalı çalışmaya geçilmesi olabilir veya daha önceden yapılan kurum içi mesai sonrası çalışım ya da teşvik edici ücret getirilmelidir. Hocaların benimsemesi gereken görüş şudur: “Asistan hizmet üretme aracı olmamalı. Asistan eğitim alma yönümde çalışmalı”. Uzman eksikliği asistanlarla tamamlanmaya çalışıldığı için çalışma yüklerinde bu tür artışlar görülebiliyor.
Bu ülkede yıllarca tabip örgütü tarafından hekim açığı olmadığı söyleniyor. Sizinle konuşmamızda da birkaç sefer hekim eksiği olduğu yer aldı. Ülkede hekim açığı var mıdır yok mudur?
Hasta başına düşen hekim sayımız az. Fakat ülkemizdeki temel sorun hem brans hem bölge dağılımı. Sağlıkta dönüşümün temel hedefi halk sağlığı ve koruyucu hekimlik olarak tanımlayabileceğimiz birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmektir. Eğer birinci basamak güçlendirilmezse yığılmalar ikinci basamakta, üçüncü basamakta ve hatta üniversite hastanelerinde oluyor. Bu yüzden birinci basamaktaki aile hekimlerinin hasta sayıları azaltılarak gerekli görülen hastalar sonraki basamaklara iletilirse, bu yığılmaların önüne geçilebilir. Hekimlerin adil maaş alabilmesi için de sabit bir maaş alabilmesini savunuyorum. Sabit maaş alınmadığı için de endikasyon dışı ameliyatlar ya gerekli olmayan tetkiklerin yapılmasına sebep oluyor. Hekim sayımız düzgün dağılım da yapılsa AB ortalamalarına göre az sayılabilir ama sağlıkta bu kadar mağduriyet yaşanmamış olur.
Geçmişte Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda (TUS) cerrahi branşlar çok yüksek puanlara sahipken günümüzde revaçta olan başka uzmanlık alanları bulunuyor. Hatta cerrahi branşların düşük puanlarla tercih edildiğini biliyoruz. Bunun sebepleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İş yükü ve karşılığının alınması şeklinde özetlemek mümkündür. Öğrencilerle konuştuğumda radyoloji, dermatoloji, küçük cerrahi branşları seçmek istediklerini söylüyorlar. Örneğin kalp-damar cerrahisi, beyin cerrahisi sonlarda, halbuki yetenek ve bilgi açısından üst sıralarda olması gereken branşlar olması gerektiğini düşünüyorum. Konuşmamda da bahsettiğim gibi, bir çocuk hekiminin yaşadığı mağduriyet buna en büyük sebep olarak gösterilebilir. Çocuk hekimlerinin iş yükü fazla olmasına rağmen alabildikleri maddi karşılık yeterli olmadığı için hekimleri tatmin etmiyor. TUS tercihleri yapılırken hastanede alınan maaşlar, hocaların verdikleri eğitimler daha çok göz önünde bulunduruluyor.
Sağlıkta dönüşümün hedefi olan birinci basamak güçlendirme çalışmalarının halk arasında aile hekimlerinin “sevk bölümü” olarak nitelendirilip, dikkate alınırlıklarının ve itibarlarının azalmasına sebep olabileceğinden şüphelenebiliriz. Böyle bir durum söz konusu olabilir mi?
Hastalar artık her konuda Prof. Dr. arıyor haldeler. Akademik kariyer yapmış olan hekimlerimiz de belirli performansa ulaşabilmek için hasta bakmak zorunda kalıyorlar. Sağlık sisteminin düzenlenmesinde bazı şeylerin yeniden oluşturulması gerekiyor. Aile hekimlerinin koruyucu hekimlik yapabilmeli, bunun yolu da hekim başına düşen hasta sayısında azalmaya gidilmesidir. Bunun yapılması sağlık hizmetinin yeniden yapılanmasını ve bütçenin iyileştirilmesini sağlayacaktır.
Hastaların randevu alamadığı söyleniyorken muayene sürelerinin kısaltılmasının doğru olmadığını söylüyoruz. Muayene süresi uzatıldığında hastaların randevu alabilmeleri daha da güçleşmeyecek mi?
Her iki avantajı elde edebilmek için birinci basamaktan filtrelenerek diğer basamaklara hastaların iletilmesi sağlanmalı. Hekimlik hayatımda en kaliteli hizmeti muayenehane hekimliği dönemimde verdiğimi söylemem mümkün. Hekimlere muayenehane konusunda gelen sınırlandırmadan sonra hem hekimler hem hastalar mağdur edildi. Hekimlerin özgür olabilmesi için denetimlerinin yapılması şartıyla muayenehane hakları ve özel hasta bakma haklarının olması gerektiğini düşünüyorum.
Peki çözüm nedir?
Hekimler birlik olmalı.
Prof. Dr. Adem Akçakaya
Comments are closed.