Son yıllarda elektrikli scooterların kullanımı dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Saatte 25 km hıza ulaşabilen, fren yapabilen, motorlu, iki tekerli bu sessiz ulaşım araçlarının kullanımı özellikle genel araç trafiğini azaltmak ve kısa mesafelere daha hızlı ulaşım sağlamak amacıyla teşvik edilmektedir. Ancak, güvenli sürüş açısından nispeten dengesiz ve riskli olan bu araçların insan ve araç trafiği içerisinde, bu araçlara özgün tahsisi olmayan sürüş alanlarında ve güvenlik kurallarına uyulmadan kullanılması ciddi kazaları da beraberinde getirmektedir.
Ülkemizde 14 Nisan 2021’de Resmî Gazetede yayınlanan ve daha çok kullanımlarını teşvik edici nitelikte hazırlanmış elektrikli scooter yönetmeliğinde işletmecilerin uyacağı kurallar, denetimler ve cezalar belirlenmişken kullanıcılar için yeterli olmayan, fazla ayrıntı içermeyen çok az sayıda güvenlik kuralı tarif edilmiştir. Yönetmelik kullanıcılar için idari yaptırımlar ve cezai müeyyideler açısından da eksiktir.
Güncel bilimsel verilere göre elektrikli bisiklet veya scooterlarda, ayak pedalı ile çevrilen bisikletlere göre 3 kat daha fazla kaza riski mevcut olup, yaralanma tipi ve şiddeti de özellikle yaşlılarda ciddi şekilde artmaktadır. Elektrikli ve güçlü motora sahip olan bu araçlarla oluşan kazalar yüksek enerjili kazalar sınıfına girmektedir. En sık karşılaşılan yaralanma şekli kafa travması olup; basit yumuşak doku yaralanması, yüz ve kafa kemiklerinde kırıklar, hafıza kaybı, beyin ödemi, beyin kanaması hatta ölümle sonuçlanabilmektedir. İkinci sıklıkta görülen yaralanmalar ise üst ekstremitede omuz ve kol kırıkları ile alt ekstremitede ayak bileğine yakın kemik kırıklarıdır. Yine eklemlerde tekli veya çoklu bağ yaralanmaları, kıkırdak hasarı oluşabilmektedir. Daha az sıklıkta olmak üzere omurga ve kaburga kırıkları, göğüs yaralanması ile karın içi organ yaralanmaları da görülebilmektedir. Son birkaç yıl içerisinde sadece ülkemizde elektrikli scooterdan kaynaklı çok fazla sayıda yumuşak doku hasarı, eklemlerde çoklu bağ yaralanması, kemik kırığı, beyin hasarı hatta ölüm vakası görülmüştür.
Hasta için ciddi zorluklar içeren tedavi sürecinin sonunda hastada uzun süren ve bazen kalıcı hale gelebilen fonksiyon kayıpları gelişebilmektedir. Hastalar için önemli sakatlıklara sebep olan bu tür yaralanmalar uzun süreli rehabilitasyon tedavisi gerektirmesi dolayısı ile aynı zamanda birey ve toplum için ciddi iş gücü ve maddi kayıp anlamı da taşımaktadır. Aynı zamanda taşma noktasına gelmiş acil sağlık hizmetlerindeki akut cerrahi tedavi yükünün de artmasına sebep olmaktadır.
Maalesef ülkemizde bisiklet kullanımında olduğu gibi, elektrikli scooter kullanımı için de gerekli alt yapı düzenlemesi yapılmış güzergâh veya sürüş alanları yok denecek kadar azdır. Bu yüzden günlük trafik akışı içinde scooter kullanıcıları, diğer taşıtlardan gelebilecek ve çok daha ölümcül olabilen kazalarla da karşı karşıya kalma riski taşımaktadırlar.
Alternatif taşıma aracı olarak düşünülmesi gereken elektrikli scooter kaynaklı kaza ve yaralanmaların azaltılabilmesi için;
- İşaretleme ve alt yapı düzenlemeleri yapılmış scooter sürüş güzergâhları oluşturulması
- Elektrikli scooter kullanımına bu güzergâhlarda izin verilmesi
- Sürüş sırasında kask kullanım zorunluluğu getirilmesi
- Kullanıcıda bulunması gereken temel gerekliliklerin net tarif edilmesi
- Yaş sınırlamasının getirilmesi
- Güvenli sürüş eğitimlerinin verilmesi
- Etkili bilgilendirme yapılarak barındırdığı tehlikeler hakkında toplumsal farkındalık oluşturulması
- Araç sürüş güvenliğini artırmak için daha dengeli olan (en az) üç tekerlekli türlerinin kullanımının teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bununla alakalı olarak, üzerinde önemle daha çok durulması gereken konu ise her türlü spor etkinliğinin yapılabileceği tasarım ve alt yapıya sahip park, bahçe gibi açık spor alanlarında yerel yönetimlerce bu aletlerin her geçen gün sayıları artacak şekilde vatandaşın kullanımına sunulmasıdır. Elektrikli scooterlar bu alanlarda aktif spor çağındaki gençler tarafından kullanılmaktadır. Bu yaş grubunun özellikle bu alanlarda aktif egzersiz yapacakları, motor beceri ve kapasitelerini geliştirecekleri bisiklet, yürüyüş, koşma, aletli spor gibi egzersizlere yönlendirilmeleri gerekirken, önlerine birçok riski de barındıran elektrikli scooter seçeneğinin sunuluyor olmasının doğru ve akılcı bir yaklaşım olmadığı kanaatindeyiz.
Daha sağlıklı bir yaşam için özellikle gençlerin fiziksel aktivite içeren etkinliklere yönlendirilmesi tavsiye edilirken, tam tersi etki oluşturacak bir yaklaşımın sergilenmesini şaşkınlık ve üzüntü ile izlemekteyiz. SAYADER olarak daha sağlıklı bir gelecek için yerel yöneticilerimizden özellikle park, bahçe tarzı spor etkinlikleri için düzenlenmiş alanlardan elektrikli scooter araçlarını kullanımdan kaldırmalarını talep ediyoruz.
SAYADER
Sağlık ve Yaşam Derneği
Comments are closed.